10 Mart 2013 Pazar

Yokluğunun 23. Günü...





10.03.2013
21:50



Yanımda oluşun muydu beni sana bağlayan huzurla? Yoksa sen hep böyle soğuk sessizlik içindeydin de, ben mi farklı zannettim. Halbuki hislerim yanıltmayı sevmez beni.

Desen ki bana "sabret" ağla dök içini şu dört duvarın içine. Ağla! Yüzüne bakarken seni anlıyor zannettiğin zalimlere... Desen ki bana "Az kaldı geleceğim. Gelemesem de her zaman seninleyim." Biliyorum elbet seversin, çok seversin. Ama söyle; neden bunu dile dökmezsin?

Yüreğim isyanları basıyor çığlık çığlığa da, kimselere duyuramıyor ne çare? O kadar küçük ki mutluluğumun umutları, en iyi sen bilebilirsin; ben seni nasıl severim. Bilirsin belki de, birde hissedebilseydin keşke şu halimi.

Ama yok yok... Mesafeler, kör olası mesafeler aldı gitti seni benden. Şuraya geleceğin gün yazacaklarımı bekliyorum, hemde nasıl bir bilsen?

Ben ne zaman şımarık bir kız çocuğu olmuşum ki; senin sevginle, ilginle şımarayım? Hiç mi bilmez yüreğin yüreğimi, hayata tutunduğum senin varlığın değil mi?

Gittiğin günleri sayar olmak ne demektir benim için bilirmisin? Bugün yokluğunun 23. günü, sen hissettin mi? Çalan her telefona "inşallah sensindir." diye umut ederek bakmak! Her konuşmamızdan sonra telefonu kapatıp, yokluğuna isyan edip ağlamak! Şansızlığıma kızmak!

Ne kadar büyütüyorum seni kalbimde, gör işte! Belki de korkutuğunda buydu! Ama artık oldu... Bazen bende kızmıyor muyum kendime? Çok hemde çok. "Sen bu değilsin, bu kadar güçsüz değilsin." diyorum bazende.

Olmuyor işte! Kendime hakim olmaya çalışsam da, senin varlığın ruhumda daha büyük yer kaplıyor. İşte böyle ağlaya sızlaya günler geçiyor. Tıpkı tüm acıların geçtiği gibi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder